İstanbul'un Küçük Kudüs'ü: Kuzguncuk
Musevilerin
17. yüzyılda yerleşmeye başladıkları Kuzguncuk, kutsal topraklara varılmadan
önceki son durak olarak gösteriliyor.
Haber ve Fotoğraflar : Selin Çetin
Daha önce konuyla ilgili araştırma yapıldı mı?
Haber ve Fotoğraflar : Selin Çetin
İspanya'dan gönderildikten sonra Osmanlı'ya sığınan
Yahudilerin ilk yerleştiği mahalle, Kuzguncuk olarak biliniyor. Yaklaşık 500
sene önce İspanya'yı terk etmek zorunda kalan Musevilerin o yıllarda Kudüs'e
gitmeleri neredeyse imkansız olduğu için bir kere dahi olsa orayı görmeyi veya
Kuzguncuk'a yerleşip orada gömülmeyi vasiyet ettikleri söyleniyor. 630 yıllık
mezar taşlarının bile bulunduğu semtte yaklaşık 200 yıllık bir sinagog
bulunuyor. Güvenlik sorunları nedeniyle ismini
vermek istemeyen Kuzguncuk’taki Bet Yaakov Sinagogu’nun çalışanıyla semtin Museviler için önemi ve
geçmişiyle ilgili konuştuk.
Kuzguncuk'un Museviler için önemi nedir?
Kuzguncuk ilk olarak Yahudilerin yerleştiği
bölgelerden birisi. Bu yüzden çok önemli. Bir de eski zamanlarda Kudüs'e gitmek
kolay değildi. Dolayısıyla özellikle Orta Avrupa'da yaşayan Yahudiler Kudüs'e
gidemedikleri için Kudüs'e en yakın toprak burası diye buraya gelirlermiş ve
kendilerini hacca, Kudüs'e gitmiş gibi görürlermiş. Birçok kişi
de burada gömülmeyi vasiyet etmiş.
20 sene evvel buraya Amerika'dan bir grup
geldi. Bunlar, bütün dünyadaki Yahudi mezarlıklarını dolaşıyorlarmış. Taşların
üstünde eskiden Aramice yazılırmış. O dili okuyabilmek baya bir sorun. Bu grup,
buradaki mezar taşlarını okudular. 20 sene önce 630 senelik mezar taşı buldular. Ben kendi soy ağacımı çıkarttım.
1865'te Kuzguncuk'ta çok büyük bir yangın olmuş, Dağbaşı Hamamı yangını diye
geçer. Orada tüm evraklar yanmış. Buna rağmen ben kendi atalarımı büyük büyük
babalarımı 210 sene evveline kadar bulabildim. 1808'e kadar gidebildim. Benim
ceddim buralı, doğma büyüme Kuzguncukluyum. Kim bilir, onların eskileri de vardır
tabi. Ama kayıtları bulamadım.
Araştırma bir sonuca vardı mı?
Gittikten sonra bize liste verdiler. Biz
kendimize bir arşiv yaptık. Kim, nerede yatıyor, kaç yıldır yatıyor diye.
1920'lerde Kuzguncuk'ta oturup da Marsilya'ya giden bir ailenin torunları merak
etmiş, büyük babalarının yazılarını bulmuşlar ve buraya geldiler. O gün bu
listenin faydasını gördük. Mezarlığa götürdük, büyük babasına dua etti. Dedemin
ismini buraya yazdırabilir miyiz dedi, onu yaptırdık. Geçen sene Fransız biri geldi o da.
Büyükbabası burada doğma büyüme o da 1930'da Paris'e yerleşmiş. Soy ağacını çıkardı
bana gösterdi.
“Göç
edenlerin torunları geliyor”
Atalarını bulmaya gelenler çok oluyor mu?
Daha önce burada yaşayıp göç edenlerin
torunları çok geliyor. Bir tanesi çok dokunaklı. 1910 ile 1930 yılları arasında
arkadaki caminin orada bir evli çift oturuyormuş ve tek kızları varmış. Kız 6
yaşında ikinci kattan camdan düşmüş, ölmüş. Annesiyle babası bu acıya dayanamayıp
kalkıp gitmişler. Seneler sonra orada bir çocukları daha olmuş. Onun da çocuğu
geldi. Benim babamın bir kız kardeşi varmış, camdan düşmüş ölmüş dedi çok
enteresan şeyler öğreniyoruz. Daha önce burada yaşayıp göç edenlerin torunları
çok geliyor.
Sizin kökeniniz de mi İspanya'ya dayanıyor?
Son senelerde İspanya kovdukları Yahudilerden
özür dileme amacıyla İspanya'dan ayrılan Yahudilere pasaport vermeye başladı.
Ben müracaat etmedim açıkçası, çünkü benim düşünce tarzım farklı. Pasaportu
vermek için İspanya'nın milli bayramlarını öğrenme, oradaki Dışişleri Bakanı'nın
ismini öğrenme şartı koşuluyor. Ladino denilen eskiden İspanya'dan gelen
Seferad Yahudilerinin kullandığı dilin imtihanına girmek gerekiyor. Sen benden
özür dilemek istiyorsan niye bana böyle bir sınav öngörüyorsun? O zaman de ki
bana Yahudi olduğunu ispat et, Hahambaşılık'tan bir kâğıt getir Yahudi olduğuna
dair, ben sana pasaportunu vereyim. Bu yüzden ben müracaat etmedim ama benim
çocuklarım müracaat ettiler. Benim soyadım Kudüs'ten gelenler anlamını taşıyor
ve benim soyadıma İspanya'da rastlanılmadı. Dolayısıyla onlar hep eşlerinin
soyadıyla müracaat ettiler, Portekiz pasaportlarını aldılar. Ben bu saatten
sonra İspanya'ya gitsem ne yapacağım, ne işim var orada? Burayı bırakıp hiçbir
yere gidemem.
Sinagogun tarihi hakkında bilgi verebilir
misiniz?
Burada yaşanan yangından sonra padişahtan 1865
yılında tadilat fermanı alınmış. Herhalde bir hasar görmüş ki tadilat yapılabilir
diye ferman çıkarılmış. 1830'da İstanbul kadısının Şirket-i Hayriye için yaptığı
salnamede bu yol boyunca bulunan yalıların kime ait olduğu ismen yazılmış.
Şirket'-i Hayriye o zamanlar yeni kurulmuş, buraya da vapur yanaşsın diye yapılmış.
Bu cadde yolu da o zamanlar dereymiş, karşıdan karşıya küçük tahta köprüler
sayesinde geçilirmiş. Oradaki salnamede diyor ki; 'Dere yoluna girdiğiniz zaman
sol tarafta Yahudi İbadethanesi bulunmaktadır'. Bir makale okudum,
'Kuzguncuk'taki Bet Yaakov Sinagogu 1818 yılında inşa edilmiştir' yazıyordu. O
kişiye defalarca mail attım. 'Bilgiyi nereden aldınız? Bana bilgi verirseniz
sevinirim' dedim. En azından ben kayıtlara geçerim burada. Cevap yazmadı.
Tahminlerimize göre 200 seneyi dolduruyor. Bir sinagog daha var yukarıda. Orası
da 1840'ta inşa edilmiş.
“350 kilo bombayla yakalandılar”
2000'li yıllarda sinagoglara saldırılar
düzenleniyordu. Burada da öyle bir olay yaşandı mı?
2003'ün biz de büyük bir yeri var.
Caddebostan'daki Sinagog'un önünde bir olay yaşandı. Yabancı bir araç görüldü.
O mevkideki polis arkadaşlar arabaya yürümeye başladılar. Araç, bir tanesine
çarparak kaçtı. Terör baş komiseriyle görüştük, bütün bu yolu trafiğe kapattık.
Hiçbir araç girişi olmadı. 25 Ekim 2003 yani 3 hafta sonra hem Şişli hem de
Şişhane'deki sinagoglar eş zamanda bombalandı. O olaydan sonra Bursa'da 16
kişilik bir grup yakalandı. Verdikleri ifadede 25 Ekim günü 350 kilo bombayla
buraya da geldikleri ortaya çıktı. Caddenin kapanması burayı kurtardı. Bilmeden
buradaki yüzlerce insanın hayatını kurtarmış olduk. Bu hadiselerden sonra isim
ve resim vermeme kararı aldık.
6-7 Eylül olaylarını hatırlıyor musunuz?
6-7 Eylül olaylarında ben çok küçüktüm. Ama
birçok şeyi çok net hatırlıyorum. Bazı şeyler insanların zihninden silinmez.
Biz yukarıda oturuyorduk karşımızda emekli bir albay vardı. Dışarıdan
gelenlerin önüne çıktı elinde silahla havaya 2 el ateş açtı. 'Burada bir olay
yapmaya kalkışırsanız hepinizi vururum' dedi. Olay olmadı mı, ufak tefek şeyler
yaşandı. Mesela yanımızdaki bina o zamanlar farklıydı, altta bir Arnavut
muhallebici vardı. Camlarını kırdılar. Burada çok Rum da yaşar. Fakat burada
yaşayan halk sokağa çıktı ve hepsini korudular. Ama karşı taraf maalesef ki yıkıldı.
Herhangi bir güvenlik önlemi alıyor musunuz?
Girenleri kontrol etmek durumundayız. Yahudi
olup olmaması hiç önemli değil. İsrail pasaportlu esmer bir oğlan gelmişti.
Adamda İsrail pasaportu var fakat ismi Arap İsmi. Benimle İbranice konuşmaya
çalıştı, ben zaten İbranice bilmiyorum. Bir arkadaş var, Yahudi olduğunu
söylüyor dedi. Işıkların orada durdu elinde de bir tane çekçekli çanta var.
Şüphelendim. Ekipleri aradık, geldiler. 3 saat sonra telefon geldi. Adamın
pasaportu sahteymiş. Arap ve Hamas'a bağlıymış atta arananlar listesindeymiş.
Kuzguncuk'ta
yaşayan yedi Musevi kaldı
Turist ziyareti çok oluyor mu?
Biz çok cahiliz, araştırmayı sevmiyoruz. Adam
Avustralya'dan kalkıp Kuzguncuk'a bu sinagogu ziyarete geliyor. Panama'dan
geliyor. Avustralya neresi, Panama neresi, İstanbul Kuzguncuk neresi... Fransız
bir adam cumartesi sabahı yanıma geldi elinde pasaportu. Ben duaya gelmek
istiyorum, yukarıdaki sokakta bir pansiyon var orada kalıyorum dedi.
Marsilya'da yaşıyormuş. Ben buradayım ama haberim yok öyle bir pansiyon olduğundan.
Kalkıp gittim, kapıyı çaldım. 'Siz pansiyonerlik mi yapıyorsunuz' dedim. 'Evet,
şu an hem Fransa'dan hem de İtalya'dan misafirlerimiz var' dedi.
Kuzguncuk'ta kaç tane Musevi yaşıyor?
1900'lerde 800 Yahudi aile varmış burada. En
azından üç kişi deseniz bir aileye, iki ya da çocuk vardır ama ben tek çocuk olarak sayıyorum. 2400-2500 tane Yahudi
vardır demektir bu. Ama bugün maalesef yedi kişi kaldık.
Diğer illerde yaşayan Musevilerden ziyarete
gelen oluyor mu?
Antakya'dan başlasak Van, Samsun, Adana,
Mersin oralarda Yahudiler vardı. Bursa, İzmir, İstanbul, Edirne buralarda daha
çok vardı. Ama 1934 Trakya olaylarından sonra bu tarafa doğru göç ettiler. İzmir'den
çok buraya akın oldu. Tahminen İzmir'de bugün 1500-1600 Yahudi ya var ya yok.
Eskiden 15 binlerin üstündeydi. İstanbul 120.000 - 130.000 üzerindeydi. Şimdi
15.000 kişi ya var ya yok. Bir kere halk yaşlandı. Haftada beş altı vefat
oluyor bir tane doğum ya oluyor ya olmuyor.
Neden nüfusta böyle bir azalma yaşandı?
1948'te İsrail kurulduktan sonra ufak bir göç
oldu. 6-7 Eylül olaylarından sonra giden oldu. Maddi durumu düzelen Kadıköy'e
ya da karşı tarafa taşındı. Durumu kötüye giden İsrail'e gitti. 67 ve 72 yıllarında
göç dalgaları yaşandı. Fakat buna rağmen bütün yönetim kurulumuz doğma büyüme
Kuzguncuklu. Eski Kuzguncuklular hala buraya gelir. Her cumartesi en az 100
kişi ibadet yapma gelir. Bayramlarda sayı daha da çoğalır. Kuzguncuk bana göre İstanbul'un
en güzel yeri. Belki burada doğup büyüdüğüm için.
“Şehit torunuyum, ben de Türk kimliği taşıyorum”
Bu göçleri neye bağlıyorsunuz?
Açık konuşmak gerekirse kimisi maddi durumu
bozulduğu için gitmeye çalışıyor, kimi okumak niyetiyle Amerika'ya, Kanada'ya, İngiltere'ye
gidiyor. Geri dönen pek olmuyor ve ne yazık ki biraz da politik. Bugün adam
Yahudi’nin ne olduğunu bilmiyor. Yahudi hiçbir tanıdığı yok. Sokakta Yahudi
görsem de öldürsem diye mail atıyor, tweet atıyor. Ben Yahudi’yim dediğimde,
'Nasıl olur ağabey? Sen nasıl Yahudi’sin' diye soruyorlar. Tanımadan nasıl bu
kadar önyargılı olabiliyorsunuz? 'Bana böyle anlatmadılar' diyor. Anlatmadılarsa
sen anlamaya çalış, tanı. Buraya İmam Hatip Okulu'ndan, Marmara İlahiyat’tan sınıflar
gelir. 3 sene önce kız öğrenci grubu geldi. Sanki annelerini babalarını kestik.
Surat ifadeleri çok farklıydı. Hahambaşılıktan hoca getirdik dini soruları
cevaplaması için. Yaklaşık bir buçuk
saat sonra kızlar gülerek neşeli bir şekilde dışarı çıktılar. Bir tanesi geldi,
'Amca ben senden özür dilemek istiyorum' dedi. 'Ne yaptın ki özür diliyorsun'
dedim. ' Ben buraya çok öngörülü geldim, sizleri bizlere hiç böyle tanıtmadılar.
Nefret ediyordum, şu an kendimden utanıyorum' dedi. 'Senin bir günahın yok sana
onu öyle öğreten de günah' dedim. Sen bundan sonra araştırmanı yap. Bunun gibi
birçok şeyle maalesef ki karşı karşıya kalıyoruz.
Musevi olduğunuz için başka tepkiler alıyor
musunuz?
İsmimi duyduklarında da şaşırıyorlar. 'Ama çok
iyi Türkçe konuşuyorsunuz' diyorlar. Benim büyük büyük dedelerim gelmiş İstanbul'a,
sen kaç senedir buradasın? Bir keresinde de bir milletvekili adayıyla tatsız
bir şey yaşandı. Biraz ağır bir konuşma yaptı. Dayanamadım. ' Sizin Yahudilerle
ne alıp veremediğiniz var, bana izah eder misiniz?' dedim. ' Ben Yahudi’yim,
şehit torunuyum. Benim büyükbabam Çanakkale'de şehit olmuş, ben Kıbrıs Çıkartmasına
çağrıldım. Siz ne yaptınız, sizin çocuklarınız ne yaptı?'. 'Çok özür dilerim'
dedi. Yalnız benden değil bütün Yahudilerden özür dilemeniz gerekiyor. Niye bu
kadar öngörülüsünüz? Biz bir babanın iki ayrı annesinden doğan insanlarız.
Kulakları çınlasın bir milletvekili, biz burada Türkiye’de değil dünyada bir
ilki başlatan Yahudi cemaatiyiz. Her ramazan ayında iftar gecesi veririz
burada. Geçen senen 25. yılı tamamladık. Yine böyle bir gecede belediye başkanının
misafiri olarak bir milletvekili geldi. Burada da o gece 170-180 kişi var.
Arkadaşlar dedi biz bir babanın torunlarıyız aslında biz kuzeniz. Bu
kelimelerini hiç unutmam. Bunu her yerde söyleyin dedim. Çünkü insana
dokunuyor, ben de Türk kimliği taşıyorum.
İstanbul'un Küçük Kudüs'ü: Kuzguncuk
Reviewed by Beleş News
on
13:25
Rating:

Hiç yorum yok